Ülke gerçeklerinden upuzun söz edecek ,sizi boğum boğum sıkacak değilim.Bu mevzu irdelene irdelene bir arpa boyu yol almadığımız aşikar.Ya ne yapacağım?Dünyevi gerçeklerle kadınsal hallerimizi harmanlayıp parayla olan yakın münasebetimizin ayyuka çıkmış halini resmedeceğim.Bilgilerinize…
Biz kadınlar parasız varolamayan,”aman ne önemi var mühim olan insanlık” lafını asla gönülden telaffuz edemeyen çok cinsi latifleriz.Aşk evliliği yapma uğruna savaş verdiğimiz yıllarda aslolanın “iki çıplak bir hamama yaraşır” realitesi olduğunu 30’larımıza gelmeden anlar, kredi kartı limitleri oranınca bir adama gönülden ?!bağlanırız.Para erkeğin elinin kiridir artık.Hatun kişisine harcadıkça arınır,saflık yolunda önemli yollar kat eder böylece.
Toplum tüm dünya temelinde ele alınsa bile parayla kadının imtihanı bir türlü şaşmaz.Çirkin kurbağanın yakışıklı bir hamala dönüştüğünü hiç okudunuz mu?Veya kapı kapı aşık olduğu kızı arayan, elinde tek kalmış ayakkabıyla ona buna yalvaran prens hazretlerine ne demeli?Masalların bu büyülü anlatımlarıyla daha küçükken tanışarak para-güç dengesini milyon kare hızda çalışan olgun bir kadın zekasıyla harmanladığımızda sonuç ne çıkıyor dersiniz?Para;aşkın ve gücün adresi.
Parayla aşkın mümkün olamayacağına dair şehir efsaneleri vardır,inanmayın siz.Meşhur bir sözü anımsatırım;çirkin kadın yoktur ,bakımsız kadın vardır.Bakımlı kadına herkes hayrandır.Daha da açarsak aslında çirkin kadın yoktur,parası olmayan kadın vardır şeklindedir meali.Öyle değil mi ya!Dibi gelmiş röflenize habire atıfta bulunulmasına sebep olan,modaya uygun üst baş almanızı ısrarla savunan,”çok solgun görünüyorsun şekerim bari bir ruj sür”sözlerine muhatap kılan parasız kadının aslında bir hiç olacağını da dillendirmeye çalışmıyor mu?Ah keşke sadece bu kadarla bitse.
Her girdiğiniz ortama ayak uydurmanız için de en mühim araçtır para.İster çalışın ister çalışmayın cüzdanınız boş,kredi kartınızın limiti dolmuş bir haldeyseniz ne günlere gidebilirsiniz ne de bir otobüse binebilirsiniz.En basit “komşum bana kahveye gelsene”teklifiniz bile parayla imtihanınızın resmidir. Hele bir de “gününüz” varsa dünyalar başınıza yıkılır.Halılarınız eski , perdeleriniz demode,bir tv ünite ünitesi alıp baş köşeye kondurmamış ve masa örtünüz de nuh nebiden kalmışsa içiniz cızlaya cızlaya misafir edersiniz konukları. Ev bütçesini sarsa sarsa alışveriş yapma vakti gelmiştir.Açlıktan ölecek insan güruhuna dahi hazırlanmayacak miktar ve oranda yiyecek çeşidi hazırlamak gün sahibesinin şanındandır.Birkaç gün önceden kuaföre gidilmesi,kaş-bıyık-saç-sakal ne varsa tüy namına yoldurulması ,dibiniz geldiyse boyaydı gölgeydi Allah ne verdiyse yaptırılması kanuni bir hal arz eder.Giyilecek kıyafet yeni seçim olmalı ,dolapta zaten asla giyilecek bir tek kıyafetiniz mevcut bulunmadığı için hemen sokağa fırlamalı çarşı pazarı talan etmelisiniz.Zinhar az çeşitle misafir ağırlamak mı,kat’a eski pılı pırtıyla göz zevklerini bozmak mı,aman ha kristal olmayan çay bardaklarıyla tatlarını kaçırmak mı,olacak şey mi bunlar?
Gelelim kadın olmak böylesine zor ve zahmetliyken üzerine eklemlenen “anne” sıfatı meselesine. Baba sıfatı layık görülen erkeğin cebi bilhassa ve mümkünse en çok şimdi kalın olmalıdır.Malum üzere annelik makamına ermek hamilelik ve hamile giyiminden geçer.Aş ermek sıradan, gece yarısı avokado istemekse son derece makul sayılır.Devlet hastanesi doktoruna gitmek out,beş yıldızlı otel konforunda özel bir hastane ayarlanması doğumun zaten olmazsa olmazıdır.Bebek şekeri ayrı ,çikolatası ayrı,oda süsü apayrı meseleler oluverir.Ufaklık daha doğmadan asker yahut gelin olana dek yetecek miktarda ama 0-6 ay arası giyecek boyutlarda kıyafet yığını yapılır.Bu esnada çalışamayan annenin finansmanı yine kadınsal içgüdülerle seçtiği doğru adam-doğru baba kişisiyle sağlanır.
Annelik,ev kadınlığı,iş hayatı döngüsünde olan kadın paranın araçlıktan çıkıp amaç haline döndüğünü anlar.Çocuğun /çocukların zekalarını geliştirecek oyuncaklar,etkinlikler,kurslar parayla ulaşılan hedeflerdir.Yoksun kalma tabiri “anne” kelimesiyle bağdaşmaz.Hiç bir sosyal ortamda “alamadım,yollayamadım malum şartlar” ifadesi söylenemez.O çocuklar giyecek,yiyecek,okuyacak ve her daim annelerini temsil edeceklerdir.
Kadın kendi için para kazanmayı yahut paraya yakın durmayı düstur etse de anne kimliğine büründükten sonra paragarantisel bir hayata giriş yapmak ister.Olmazları oldurmak,yapılmazları yapmak anne içgüdüsel halin dışavurumsal paradigma zart zurtudur Kadın kimliğiyle sadece kendi giyim,kuşam,gezenti ve sanatsal halinin finansmanı için ölçülü bir yırtıcılığa bürünen bu cinsi latifler anne kimliğiyle yırtıcı bir kartal ,korkusuz birer amazona dönüşebilirler.
Özünde bahsettiğimiz bu halleri anlamak ,en azından anlamaya çalışmak zor değil aslında.Toplumsal statülere sahip olma,beğenilme,arzu edilme,sevilme ve hatta yüceltilme kadınsal bir dürtü. İşte o kadın,mükemmel anne sıfatları kimde duygu dalgalanması yaşatmıyor ki. Bu tarz söylemlerin işareti olmanın belki en dolaysız en çetrefilsiz en zahmetsiz yolu PARA.Kadın gibi kadın olmayı,örnek anne sayılmayı ,parmakla gösterilir kılmayı başaran PARA.Ve bu araçsa sebep olan yükselen değerlerin uçuşuna, kim bakar insani değerlerin düştüğü lağım çukuruna.
NOT:bu yazım dün alternatif anne dergisinde yayınlanmıştır.yok ben inanmam diyenler buraya buyursun please:)
Doğru söze ne denir:)) devir para devri...
YanıtlaSilAcı ama gerçek!
YanıtlaSilbüyük kısmına katılsam da yine de genellememek lazım diyorum.zaten sen de bazı kendini bilir,önceliklerini belirlemiş insanları bunun dışında tutmuşsundur.
YanıtlaSiltüketim çılgınlığı temalı diğer yazını çok beğenmiştim.bunu da onayladım,haberin ola:)
şaka şaka,onaylamak ne haddime...
doğruya doğru :) Acaba paraya yakın durmak için mi çalışıyorum ki????? :)
YanıtlaSilMaddi değerlerle manevi değerler birbirine tezadz teşkil etmemeli. ayrıca paranın dini imanı yok derler.
YanıtlaSilitiraf ediyorum, eşimin bekarlık halıları ve kanepelerini hala kullandığım için utanıyorum kendimden. süngerleri taş gibi olmasa, yürürken yumuşacık bir his bırakmasa, sırf renkleri ve desenlerinin demode olmasından dolayı eşimin israfçısın lafına aldırmadan atacağım dışarı. lakin özüme dönüp vicdanımın sesini bastıramıyorum, bir de annemin telkinlerini. 4 yıl oldu her gün gözüme batıyor da atamıyorum bir türlü! de gelenler de arkamdan ne düşünür diye içim içimi de yemiyor değil. sanırım mesele para da değil de başka bir şey sanki şimdi tanımlayamıyorum. ne derler ne düşünürler diye çok mu takıyoruz ne ?
YanıtlaSilnuray ,kraliçe hak vermenize sevindim.
YanıtlaSilkps mağdurum benim;yok genelleme yapmıyorum.öyle olsa şahsen bizzat kendimi beyan etmiş olurdum ki ben burada yazdıklarım anca onda biriyim
elif;valla ben ev almak ve canımın istediğini yiyip giymek için çalışıyorum ne yalan söyleyeyim.
prof;bu para mevzusu imandan da ediyor zamanla.
meral;itirafını hayranlıkla okudum.şekerim ben de çok farklı değilim.daha düne kadar kocamın bekarlık halısı odamda seriliydi.yıllarca annesinin öğrenci evinde asması için diktiği kırmızı perdeleri taktım yatak odama.ve dahası oğlumun genç odası aslında benim genç kızken kullandığım takım.daha ne diyeyim bacım:))
malesef toplumun azımsanmayacak kısmı bu şekilde düşünüp bu şekilde yaşıyor :( mümkün olduğunca kaptırmamaya çalışmak lazım... ellerine sağlık çok güzel, akıcı bir yazı olmuş :))
YanıtlaSilteşekkür ederim şekerim.ben olabildiğince bu tayfadan değilim:)senin de uzak olduğunu yazılarından hayli anladım.sevgiler.
YanıtlaSildöktürmüşsün yine sevgi. eline sağlık. (konu hakkında yorum yapmıyorum:) yorumsuz!!!
YanıtlaSilsevgiler
her şey "ekonomik özgürlük"zırvasının kadın beynine yerleşmesiyle başladı bence. Sonra da para kadın için bir nevi güç göstergesi haline geldi. Evde oturup koca eline bakan güruh aşağılanırken, kazandığının yarısını bakıcıya, temizlikçiye ve çocuğuna oyuncağa yatıranlar alkışlanır oldu. Güzel bir yazı olmuş, eline sağlık
YanıtlaSilhele bursada gereksinimleri ikiyle çarpmalısın. burada eski kıyafeti dıyla felan yutturursun da ,ıhh orada yemezler
YanıtlaSilne diyeyim sevgi döktürmüşsün gene ellerine sağlık canım.
YanıtlaSilne diyeyim sevgi döktürmüşsün gene ellerine sağlık canım.
YanıtlaSilsen hep yazi yaz.Hatta daha cok yaz..Ben okurum
YanıtlaSilCanım yazdıklarına hak vererek okumanın yanında bir de "bu kadın gittikçe daha mı kıvrak,usta işi yazılar döktürüyor ne" duyguları yaşattın bana.Eline sağlık :)
YanıtlaSilözlem
Çoooookkkkk iyi. Salkım saçak dolaşsam da, salaş bir evde yaşamaktan dolayı mutlu olduğumu iddia etsem de evime misafir gelecek diye ödüm kopuyordu. İlk fırsatta konforuna önem verdiğim bir ev edindim ve döşedim. Şimdi evimin konforu ile hava atmadığımı iddia etsem de misafir ağırlamaktan öyle mutlu oluyorum ki... Evim yalanımı açığa çıkarıyor. Ancak.. eş seçimi konusunda para hiç gündemimde olmadı. Çünkü beni ilgilendiren şey onu değil benim ne kazandığımdı. Parayı harcayabilmek için onu kazanan ben olmalıyım.
YanıtlaSilYazının konusuna, üsluba, verilen örneklere bayıldım. Çok profesyonel bir makale..Yürekten kutlarım sizi.
Geçelim parayı, bayram saadetine bakalım:) öperim Sitarem.. iyi bayramlar.
YanıtlaSilyazık ki doğru...kapitalist dünya demekten başka yol yok.
YanıtlaSilDışındayım demek iyimser bir çaba olarak kalabilir gibi geliyor ben de dahilim buna. Kapitalizm:)
YanıtlaSilGeleceğe dair hayaller kurmaya başladığımzda bile en iyi haliyle bile akıldan geçse iş maddiyatta tıkanmıyor mu?
Hiç çocuğuna dair beş parasız kalma hayali kuran anne baba yok.
Sadece araç ve amaç ayrımı önemli. Parayı araç olarak gören anneleriz amacımız değil gerisi dedim ya kapitalizm:) İster beğenelim ister beğenmeyelim di mi şeker?
Sitoş neredesin kızım? Şarjın mı bitti? iyi misin?
YanıtlaSilMerhabalar :) Bloguma yazdığınız hoş yorumunuzu yayınlamama rağmen gözükmedi :( Bazen bu sorunu yaşıyorum. Ben de sizi okumaya başlıyorum. Sevgiler.,
YanıtlaSilne kadar güzel anlatmışsın biz kadınları;bir an duraksadım,hayatımda en azından bir kısmını yaşadığımı itraf etmeliyim,sevgi sevgi ile kal.
YanıtlaSilherbirinize teker teker ayrı ayrı teşekkür ederim yorumlarınız için.seviyorum sizi.iyi ki varsınız blogcanlarım beniiim.
YanıtlaSilgüzel yazıydı .
YanıtlaSilbir de ben gibi hiç bir şey yapmayıp yine de çocuğumu dershaneye gönderemiyorum ne spora gidiyor ne de bir kursa diye üzülen anneler vardır ya da var o da sadece benim galiba.
ve yazının son cümlesi takdire şayan.