Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

PİŞŞTT BENİMKİLER:)

heheheee özlem kavurup kavurup kavurma haline getirmiş haldeyken ben bir fırsat bulup giremedim cancağızım bloguma.ama işte burdayım,ben bu işte ustayım.hım hım hım:) ivit iyi günümdeyim ya da o zanla yaşamak beni hayata iki dirhem fazla bağlıyor sanırsam.her neyse sonuçta hoşum,loşum biraz da boşum.bu sayede size seslenme bahtiyarlığına erişimişim.daha ne olsun. bilen bilir bilmeyen tam da şimdi öğreneceği üzere neval hatun mim fırlatmış üzerime.baktım baktım bir daha baktım ne zor yahu dedim.çıkamadım ben bu işin içinden.hani ne aka ne .oka koyulacak bir mim.haspam çok mu düşünmüş acep dedim.esefle kınayacaktım lakin camdan bahçeye doğru bakındım esefi bulamadım:)içimde tıkandı kaldı kınayamadım.yoksa kına mı yaksaydım.öğğğ kötüydü biliyorum.gülmeyenleri de seviyorum ben.hepimiz kardeşiz:) işte o mim,nırının nırının nırınınıııııın:)) Kurallar ! Yazının başlığı "Blogger N lerini seçiyor" şeklinde olmalı...Bir bütün halinde ilerlemeliyiz.Her kategori için en

beyaz eşya,kara rüya

eskiler ne güzel deyişler demişler:) "geldi mi üst üste gelir" diye.he heytt bu sefer buzdolabımız hakkın rahmetine kavuşuyor iyi mi.anlaşılan bu yıl bizim çeyiz yapma yılımız.evlilik hayatımızın 15. yılını dolduruyor olması münasebetiyle eve bir yenilenme bir değişim açılımı yapılması gerektiğini elektronik aygıtlarımız veremedikleri sinyallerle gösteriyorlar.bilmeyenlere anımsatma babında daha birkaç ay önce bulaşık makinem de iflas etmiş yeni bir tane edinmek durumunda kalmıştık. öff yorucu ,bunaltıcı bir mevzu aslında nereden bakarsan.hangi marka,hangi model,ne kadara...herkesin bir fikri var.ona dönüyorum asla arçelik alma ,buna dönüyorum boschun yüzüne bakma.vestelmiş,aristonmuş zaten bahseden bile yok.eeee yine kafa karışıklığı bin beş yüz oldu bende.uzatın omzunuzu ağlıyciiiimmm:) oysa ki 15 yıldır yükümü çeken çamaşır makinem ayşe bacıyla,bulaşık makinem fatma bacı ,üstüne üstlük akıllı mini fırın hatçe bacım hepsi arçelik.bugüne değin hiç bir arıza vermemişler

Yanlış mı Anlaşıldım???

hani geçen gün yazdığım İtiraf Ediyorum isimli yazım vardı ya işte o ,pek çok anneyi üzmüş sanırım.hele ki işe dönüş aşamasında olup da birkaç blog gezineyim millet neler yaşamış bu yol üzerinde diyerek gelip benim yazımı okuma gafletine düşüp, kafaları bin beş yüz olmuş anneler bunlar. benim ne denli dobra olduğumu bilmeyen kalmadı artık.ne yaşıyorsam ,ne hissediyorsam noktasına dek yazar yansıtırım.o gün gerçekten çökük olan ruh halim beni o denli dokunaklı bir yazı yazmaya sevk etmişti.misal şu an olsa yazar mıydım.hayır.çünkü hoş bir hafta sonu geçirdim ve pek de yorgun değilim. benim şartlarımı birebir taşıyan anneler varsa içinizde asıl onlar okusunlar şu satırlarımı. canlar; ben bursa denen bu nemli şehirde yalnızları oynayan bir anneyim.daha önce yazdıklarımdan bilirsiniz.eşimin ailesi çok uzakta.hem yaşlı hem hasta insanlar.ve diğer tüm kardeşleri yine oldukça uzakta yaşıyorlar.herkesin çoluğu çocuğu ve işleri var.bize ayıracakları zaman dilimi birkaç gün ancak.öz anne

Biricik Gelinime Mektup

canım gelinim; seni şimdiden özledim.ne kadar şanslısın ki böylesi çatlak,patlak ,yusyuvarlak bir kayınvalide sahibisin.umarım senle tanışıncaya kadar dairesel ölçülerimi keskinleştirmiş oldukça kemiksi bir yapıya kavuşmuş olurum.yok eğer hala üç iks larç bir hal görürsen bünyemde sakın yüzüme vurmayasın zira bu benim barışmaya çalışıp ta bir türlü uzlaşamadığım tek uyuz yanımdır. umarım sarı saçlı ve kahverengi gözlüsündür.eğer değilsen en acilinden röfle yaptırmanı umuyorum.malumun üzere oğlum kendisi çiğ bir sarı oğlan olmasına rağmen saplantı derecesinde sarışın hastası.şükür ki yapay sarışınlığa da prim veriyor.es kaza sarışın olup da bir anda saçını kızıl mızıl yapayım demeyesin.kapının önüne konman an meselesidir.şahsen bu mealde kovulmanın eşiğine gelmiş bir ana olarak,bu sana naçizane bir dost uyarısıdır:))) güzel gelinim;oğlumu sevip aşık olmak gibi bir gaflete düştüğünün farkındayım.ee napalım gönül bu tabi ota da mota da hesabı:)kaşına mı gözüne mi hayran kaldın bilem

itiraf ediyorum

şimdi açık açık söylemek gerekirse evet ben evi özlüyorum .kendimden kaçmamın bir manası yok.ille çalışmalı ,işimin kadını olmalıyım senfonisinin 2 çocuk sahibi olduktan sonra ne denli manasız kaldığını fark etmiş durumdayım. hiç bir şekilde ne kendime ne eve yetebiliyorum.24 saat mesaideyim.sabah 7 de kalkıp 7,30 servisiyle  işe geliyorum.geldiğimde keyifle karşılandığım bir ortam mı var.yok tabi.yüzler asık,mutsuz,umutsuz insanlar güruhu.evdeki sorunları kuyruk gibi işe getiren çözemediği dertlerini ona buna hırlayarak çözmeye çalışan 3-5 insanla gün geçiriyorum.daha az önce bir tanesi sırf müzik dinlediğim için söylenip gitti.ben de amire çıktım."ya dedim çıngar çıkarıcam ya dedim siz şunla konuşun".bu ne yaaa. saat 15:30 olunca bizimkiler geliyor hep.işten bir anda eve geçiş yapıyorum sanki.arabada beni umutla bekleyen bir minik kızım var çünkü.yuvamıza varır varmaz ayşe ezgimin nazları sazları ve bitmeyen ihtiyaçları başlıyor.doyur moyur oyna moyna.oğlan bir yandan &

kadınlar madınlar

sabah sabah gözümü zar zor açarak bindim servise.uzun bir vakittir hep aynı koltuğa denk geldiğim servis arkadaşımın ter kokusuyla "kendimden geçme faslındayım mevlayı bulma yollarında" şarkısını terennüm ediverdim.yok aslında ciddi ciddi laf sokasım geldi içimden lakin tanışıklık-samimiyet eğrisinde negatif yönde bir orantıya tekabül eden arkadaşlığımız beni alıkoydu.sonradan pişman olmadım da değil.sizce aşağıdaki şıklardan hangisini kendisine hitap olarak seçseydim? a)ohaaa b)yuhh c)çüşş d)hepsi ahh ahh "diyemedim diyemedimm"diye de bir şarkı vardı değil mi. ben gözümü yine zar zor açarken üstteki versiyonun tam zıttı olarak her bir sabah,süslü püslü kadın kısmısıyla karşılaşıyor olmama ayrıca hayret ediyorum.yahu hiç mi üşenmezsiniz.ne ara uyanıp ne ara makyaj yaparsınız.daha kargalar mokunu yemeden siz bunca haltı hangi ara hangi derede yapıp yakıştırırsınız.inanamıyorum. ha bir de beni tebessüm ne ki gülmelerin dibine sevk eden bir mevzu da sabah mabah f

dünden beri bir garibim

indigo dergisinden hayat adil değil.hiç hem de.evet biliyorum pek çok sebep var farklı oluşumuza.kimisi 1-0 önde başlıyorsa kimi de hiç başlamadan yenikse yaşadığına;   bizim göremediğimiz onlarca neden var aslında . keşke bilebilseydim.niye bunca bunaltıcı mevzuyla baş etmek zorunda bırakıldığımı.keşke birileri "işte apaçık orada duruyor gerçek görmüyor musun" diyebilseydi.ama yok biliyorum sisler ardında kalan o perde ancak ölüm vaki olunca açılacak önümde.bense o güne dek ne lazımsa yaşamam gereken onu yaşayacağım. korkuyorum .şükürden uzaklaşıyor bazen dilim.veryansın etmek, "ama neden ben"diye canhıraş ağlamak kolayıma  geliyor.çözümlerin kilili düğümlerine dalmak istemiyorum.her şeyi çözümsüz,çıkmaz bir sokak addediyorum.yoksa umudumu mu yitiriyorum? birileri daha kolay yaşıyor hayatını.zorlanmak ,sıkışmak yok.bakakalıyorum izlerken.insanım yalanım yok.kıskanma,gıpta etme,iç geçirme ne ararsan var beni depreştiren.oysa gençliğin tozlu raflarından bugü