Ana içeriğe atla

çocukların büyümesi (mi) lazım??!!!

sıkışıp kalıyorsun.hem evlere hem daracık iş ortamlarına kalıbını sığdırmaya uğraşıyorsun.bitmeyen telaşların yolculuğunda ama biten giden yiten zaman mevhumunda en yenik tek yenik sensin biliyor musun.

sen,ben ve milyonlarca anne.bekliyoruz.minicikten büyütüp kocaman adamlar olmasını çocuklarımızın.planlıyoruz.şu vakitte okulları,şu vakitte kursları şu vakitte sınavları derken zamanı öldürüyoruz maaile.

hep kafada olan şu;hele bir büyüsünler de...onlar büyümeden ne gidilen tatilden doğru düzgün bir zevk almışlığımız var ne cumartesi-pazardan.yıkanacak çamaşırlar,ütülenecekler,yenecek ve yapılacak yemekler bitmiyor bitemiyor.oysa gitmeniz gereken öyle çok yer var ki.kaçan filmler,şehre yeni gelen tiyatro oyunu,tam da sevdiğiniz sanatçının konseri,üniversite yıllarında hiç kaçırmadan gittiğiniz söyleşiler,paneller...her biri şimdi tek tek kaçıyor işte.aslında sizi siz yapan o değerlerinizdi oysa.kitap okumak sıradandı bir zamanlar.hani boş vakitlerinizde ne yaparsınız sorusuna verilecek yüz bin cevaptan biriydi neredeyse.müzik dinlemek zevkti,olmazsa olmazınızdı.ya şimdi.ufaklık öğle uykusundayken hele bir açıverin en sevdiğiniz şarkının sesini de görün gününüzü.ya usul usul kısığından bir sesle dinleyeceksiniz ya da her şeyi ertelediğiniz gibi bu keyfi de erteleyeceksiniz.zaten büyüyecekler değil mi.



oysa hiçbirimiz bir daha 35li yaşlarımızda olmayacağız.şu an aç olduğumuz;gezmekten,dinlemekten,görmekten ve izlemekten bilumum tat aldığımız onca hayat ürünü 50li yaşlarımızda sırtımızı dönüp gideceğimiz hazlar olacak oysa.öteledikçe,"sonra"ya bıraktıkça hayattan kopuşumuzun simgesi olacaklar birgün besbelli.hayaller kurup gidemediğimiz tatil yerleri,oksijen açlığı çeken beynimizi gün gelip dumura uğratacak eminim.içimizde yanan hevesler kursağımıza takıldıkça psikolojik travmalardan arınamayacağız.hep kedinin kendi kuyruğuna habire basışı gibi dön dolan "iç sıkıntısı" ile yaşayacağız ne acı.

blogcu arkadaşlardan sinem bir yazısında "araba kullanmayı sevmediğimi sanırdım meğer çocuklarla birlikteyken kullanmakmış problem"demiş.ne kadar haklı.tek başına sadece keyif için,keyif alacağın yöne gitmek için,vırvırsız dırdırsız sürülen bir şoförlükten daha güzelini hayal edemiyorum.en çok da bu yüzden kendi hayatımda yaşadığım milyon tane olumsuz yolculuk hikayesi anlatabilirim işte.ve yine bu anıların verdiği sinir birikimleridir beni gitmelerden gelmelerden,3 güncük dahi olsa şehir dışı kaçışlardan soğutan.sonuç hep vazgeçişe dayandıkça kendine dönüyorsun ister istemez.kendin,evin,evin duvarları,mutfak fayansları,tatlı krizleri,sıcak buhranları...

"bekarlık sultanlıktır" tezine karşı olsam da bu tezin farklı versiyonu hep dimağımda kaldı kalacak benim."çocuksuz evlilik saltanatlıktır":)Allaha sonsuz şükürler olsun elbette sahip olduğum çocukların bu vakitten sonra yokluğunu istiyor değilim.çocuksuz geçen evli yıllarımın kıymeti ne çokmuş odur söylemek istediğim.



bir gün büyüyecekler.bir gün istesek de olmayacaklar.onlarla daha huzurlu bir hayat yaşamanın ,hep birlikte hayatı kaçırmadan yaşamanın yolunu çözen var mı gerçekten meraklardayım.ve varsa bile büyüklerin ,eş-dost-akraba bileşimiyle bu güce kavuştukları zannındayım.

bilmem yanılmakta mıyım?hımmmm???

Yorumlar

  1. yanlız basına büyütünce çocukları aileden akrabadan yoksun,duvarlarla,çükolatalarla gidip gelmelerle yaşamaya çalışıyorsun.Evet büyüyecekler,yarı keyifle yarı keyifsizlik halinde büyütmelerle, oysa hayalim bu değildi.Ehh zor zamanlar,hepimiz aynı hallerdeyiz emin ol:(:(

    YanıtlaSil
  2. gün vurdumduymaz,söyledim tınmaz insanların günü sitarem.öyle olacaksın ki ,çocuklarla her şeyi yapabilesin

    YanıtlaSil
  3. evet herşeyi yapabilenler var aslında; eğer çocuğun uyku saatini yemek saatini takmazsan, sigaralı ortam, gürültülü ortam diye kasmazsan, terler-üşür-hasta olur diye düşünmezsen, yediğinin kalitesini tartmazsan veya çikolata cipsle beslenmesi seni rahatsız etmezse, 2 ay ananesinde babannesinde kalmış ama orada çok mutlu diye düşünürsen, yorulunca uyur, acıkınca yer sözünü klavuz tutarsan neden olmasın be yaa :)))))

    ah ahh tercüman olmuşsun hepimize valla :)

    YanıtlaSil
  4. yok yaaaaa.......biz çocuksuz ne yapıyomuşuz eskiden acaba? diyenlerdeniz...ha çocuğu "saldım çayıra mevlam kayıra" düsturuylamı yetiştiriyoruz? hayır, yediğinden, uyuduğundan, sırtının bezinden , hava durumundan, ortamın sigaralı, gürültülü oluşundan ...herşeyi düşünerek hareket ediyoruz...iyiki varlar....Allah eksikligini göstermesin...:)

    YanıtlaSil
  5. Çoğu konuda haklısın Sevgiciğim, bir daha asla 32-33-34-35 -36 olmayacağız.Hatta yıllar ilerledikçe asla bugünkü gibi enerjik ve sağlıklı da olamayacağız..Herşey zamanında güzel...
    Ne yapmalı acep , arada tası tarağı toplayıp kırklara mı karışsak..Doyunca döneriz :))
    ( içeri alan olursa gireriz )

    YanıtlaSil
  6. Sanirim Almanlar sirf bu yüzden cocuk yapmiyorlar(istisnalari haric,onlarda benim gibi üclüler hep!)

    Tüm yadiklarini ben cok özlemiyorum ama bazi yakinmalarim yok degil tabiki,kimsesizlik gibi... sevgiler sana Sevgi...

    YanıtlaSil
  7. tamda düşündüklerimi düşünmüşsün.
    ara ara bende kendimi bu konuda sorgularım eskiden özgürkızdım
    ama şimdi özgür annemiyim diye
    sonra hep cevap aynı olur
    ne özgür kız nede özgür anneyim (tabi özgür annelik nasıl bir şeydir oda tartışılırya.)ama emin olduğum birşey varki olmak istediğim yerdeyim yani oğlumun yanında gerisi boş....

    YanıtlaSil
  8. Sevgi az biraz rahat olmak galiba çözüm,aman yemeği kaçtı,uyku saati nolcak diye düşünmeden atmak kendi 2 çocukla sokaklara...Mutlu anne ,mutlu çocuklar mutlu bireyler demek çünkü.Bir uykusunu bebek arabasında uyumuş yada kavanoz maması yemiş ne olcak.Çocuk mızmızlanmaları da en güzel şey,öyle şey geliyor ki insanın başına ,bayılıyor mızmızlanmalara...Biz bazen spontan pazar gezmelerimiz de eşimle çocuklardan iki çift laf edemiyoruz,ağlamalar, yok onu istemem bunu isterim,yok onu yemem bunu al,şunu almalar.Tam birimiz kızıcak geçirdiğimiz zor günler aklmıza geliyor,diyoruz ki bu mızmızlanmalara şükürler olsun,ya ağlayamasalar ya yanımızda olmasalar...
    Ama herşeye rağmen mutlu olmak,yapacağını onlarla yapmak lazım.Olduğu kadar,bırak komşuna bebeğini,git sinemaya...Bırak bana hatta ben bakarım :)

    YanıtlaSil
  9. notlari aliyorum. demek ki daha baya farkindalik arttirilip gecirilen gunlerin tadina varilacak :)

    annemin deyimiyle bazen onlarla da olmuyor onlarsiz da ama onlarsiz hic olmuyor sanirim :)

    sevgiler

    YanıtlaSil
  10. ayşen;hayalimiz evli-mutlu-çocukluydu herkes gibi.meğer ne zormuş.daha doğrusu bir başına çocuk büyütülmüyormuş.geç anladım:(

    anne kalemi;var öyle tipler.gerçi ben de rahat annelerdenim ama bir şeyi kasmasam başka şeyi kasıyorum içine ediyorum günün.dur-kalk-yapma-etme -hadi demekten bıktım yaaa.bazıları ne şanslı:(

    dilek;kızım seni uzaylı anne ilan ediyorum ve kutsuyorum hatta bi de üstüne uzat alnını öpüyorum:))senin soyundan anne manne kalmadı .varsa da uzak iklimlerin yabanıl çöllerindedir:))))

    ilknur;o dediğini nasıl yapıcaz.özel bir kapı var mı.git-gel indi-bindi şeklinde mi işliyor.zeki müren de bizi görecek mi:))))bu arada izmirde bayılmadın mı daha:))

    YanıtlaSil
  11. neval;olmak isteyip olamadığım bir yapı o.bir de söyledim susmuyorsa,bağırdım duymuyorsa çocuklar çığlık çığlığa kalıyorum ki evlerden ırak:((

    YanıtlaSil
  12. terazi kızı;sen almanya diyor gurbete atıyorsundur suçu .gel gör ki kendi vatanımızda gurbetlik halindeyiz.yalnız ve biçareyiz .en acısı bu.alman helga akıllı tabe.bir sen- bir ben -bir de köpek diyor.işi götürüyor:)

    karışık pizza;çocuklar doğunca özgürlük filan hikaye oluyor.asıl bu benim zihnimi bulandıran.hani diyor insan 2 saatçik sadece şahsıma münhasır zamanım olsa.en azından hayatımı kendim için yaşadığım 2 saatim var ya der sineye çekerim geri kalan zamanlarımı.

    esin;ben aslında tam da yazdığın gibi bir anneyim.rahatım gergirn,pinpirikli değilim.ama aynen anlattığın gibi bir mızmızlık bir ağlama tüm tadımızı yerle yeksan ediyor.o noktada sanırım sabrımız eşimle aynı oranda tükendiği için ikimiz de kızgın insanlar haline dönüyoruz.daraldığımızda nefes alacağımız bir yakınımız yok hiç.ailelerimiz çook uzak benim ailemse vurdumduymaz.birimiz hastalansa bir gece yarısı 4 kişi yatağımızdan kalkıp hastane yolu tutuyoruz.düşün yani:(komşu demişsin ya güldüm acı acı.bir komşum var sadece o da 1,5 aydır kapımı çalmıyor ama oğlu her gün evimde oğlumla oynuyor.bir gün bile bana bırak şöyle bir dolaş demiş değil ne tuhaf değil mi.oysa onun için öyle fedakarlıklar yapmıştık ki eşimle.boşanmaların mahkemelerin içinden çektik ikisini de ikna ede ede:((

    gülçin;al notlarını sıkı sıkıya tabi ol.elin ayağın olacak büyüklerden uzak kalma en önemlisi.aynı şehirde yaşadığın sırtını zor zamanda dayayabileceğin insanların olsun.

    YanıtlaSil
  13. işte ben tamda bu konuda bayanlara çok kızıyorum. Feda sonunda kar getirecekse yapılmalı..çocuklar büyürken hep kendini arka plana atan annelerin bir hayatı bir arzusu kişisel hevesleri olamazmı ya da bunlar gerçekleştirilmemeli mi... İyide dediğin gibi bi daha 35 i görecek misin? Fedakarlık yaptığın o çocuklar sana Allah razı olsun diyecekler mi herkes kendi hayatını geliştiriyor büyütüyor ve bir şekli aldıktan sonra uçup gidiyor acaba o zaman sen kaçıncı sırada olacaksın? Tamam bişeylerden vazgeçmedende anne olunmuyor ama bu günün size şahsınıza katacağı birşeyler olayınca kendinizi iyi hissedebiliyor musunuz?

    Çok güzel bir konuya değinmişsin sevgiler...

    YanıtlaSil
  14. Komşun aslında beni şaşırtmadı annem hep derki,insanlar iyi olur kendilerinden bilir kötü olur senden bilir :)
    İnsan var insancık var işte hayat böyle...
    Keşke yakın olsaydık ben bakardım bir kaç saat,eşlerin başbaşa olması gerekli.
    Bir arkadaşım iki oğlunu annesinin ben bakamamlarına rağmen ,bırakıp parise gitti :)Demiş ki ya bakıcaksınız bunlara yada biz bu gidişle boşanıcaz :)Aslında öyle bir şey yok ama taktik iyi :)

    YanıtlaSil
  15. özlem;sana aynen katılıyorum.yıllar sonra sizin için saçımı süpürge ettim ya siz demek istemiyorum.ya ben.ya benim hayatım diyorum lakin elim ayağım birbirne dolanık pek yalnız pek çaresizim güzelim:(

    esin;zahmet edip geri dönmüşsün yorumuma.o arkadaşın harika bir taktik yapmış.ben gerçeğini yaşamanın ucundan döndüm.bin defa ima etsem de ailem anlamzdan geldi.belki şu yazıma http://sitare-sevgidensevgilerle.blogspot.com/2011/02/bosanmann-esiginden-donen-ask.html
    göz atarsan ne demek istediğimi anlarsın:(
    keşke karşıma kendim gibi insanlar çıkabilseydi ve keşke sizler bizler komşu olabilseydik.kader ne diyeyim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

yaz şekerim ,ellerin dert görmesin:)

Bu blogdaki popüler yayınlar

Biricik Gelinime Mektup

canım gelinim; seni şimdiden özledim.ne kadar şanslısın ki böylesi çatlak,patlak ,yusyuvarlak bir kayınvalide sahibisin.umarım senle tanışıncaya kadar dairesel ölçülerimi keskinleştirmiş oldukça kemiksi bir yapıya kavuşmuş olurum.yok eğer hala üç iks larç bir hal görürsen bünyemde sakın yüzüme vurmayasın zira bu benim barışmaya çalışıp ta bir türlü uzlaşamadığım tek uyuz yanımdır. umarım sarı saçlı ve kahverengi gözlüsündür.eğer değilsen en acilinden röfle yaptırmanı umuyorum.malumun üzere oğlum kendisi çiğ bir sarı oğlan olmasına rağmen saplantı derecesinde sarışın hastası.şükür ki yapay sarışınlığa da prim veriyor.es kaza sarışın olup da bir anda saçını kızıl mızıl yapayım demeyesin.kapının önüne konman an meselesidir.şahsen bu mealde kovulmanın eşiğine gelmiş bir ana olarak,bu sana naçizane bir dost uyarısıdır:))) güzel gelinim;oğlumu sevip aşık olmak gibi bir gaflete düştüğünün farkındayım.ee napalım gönül bu tabi ota da mota da hesabı:)kaşına mı gözüne mi hayran kaldın bilem

KREŞ

Evet ben işe kızımsa kreşe başladı. içimin burukluğu birazdan okuyacaklarınız olmasa kat be kat olurdu eminim.ve ben buruk muruk değilim esasen.iyi bile sayılırım. yıllar önce oğluş 3,5 iken (şimdi 10 yaşında) evimize hem yakın hem o yaşa göre uygun tek kreş vardı.o da şimdi kızımı verdiğim kreş.bina,yer aynı ama sahipleri tamamen değişmiş.bu durum beni rahatsız etse de yine tıpkı oğlumda yaşadığım lokasyon ve yaş sınır aralığı burayı bir daha seçmeme sebep oldu.ve iyi de oldu. gencecik ,çok candan bir öğretmenimiz var.grubundaki çocuklar hep benzer aylarda.20 aylık 18 aylık gibi.toplam 8 çocuk var sanırım. babamız öğretmen olduğu için 15 tatili fırsat bilerek ben işe dönüş yaptım kızımı da yarım günlük süreler halinde kreşe alıştırmaya başladık.bugün 3. gün ve gidişat umduğumdan da güzel . öğretmenimiz  çok hoş bir yöntem seçmiş.bir defterimiz var .her gün çocuğun gelişimi ve o gün yaptıklarıyla ilgli notlar tutuyor.ve yine her gün çocuğun çantasıyla eve gönderiyor.böylece a

Evlilikte Huzur:)

"Arkadaşları, yeni evli gence, bir çay sohbetinde: “Sen evleneli neredeyse bir sene oldu,  ama maşallah sizin evden çıt çıkmıyor, siz hiç tartışmaz mısınız?” diye sorarlar. “Hayır” diye cevaplar yeni evli genç ve ilave eder: “Akşam işten geldiğimde, kapı açılınca  hanıma şöyle bir bakarım. Eğer hanım, eteğinin ucunu belinde topladıysa bilirim ki hanımın  günü iyi geç ......memiş ve havası yerinde değil. Hiç ekmek, yemek sormadan usulca  mutfağa süzülür, aceleyle birkaç lokma atıştırır ve ortalıktan toz olurum. Olur ya bazen de  benim asabım bozuk olur. O zaman fesin püskülünü her zamankinin aksine soldan sarkıtırım.  O da bunu görür, asabi olduğumu anlar ve hiç sesini çıkarmaz, hemen yemeğimi, çayımı  hazır eder. Etrafımda pervane gibi döner. Bu nedenle biz hiç kavga etmeyiz.” Dinleyenlerden biri: “Peki birader, kapı açıldı, yenge eteğin ucunu belinde toplamış, sen de  fesin püskülünü soldan sarkıtmışsın. İki taraf da asabi, o zaman ne olacak?” diye sorm