sıkışıp kalıyorsun.hem evlere hem daracık iş ortamlarına kalıbını sığdırmaya uğraşıyorsun.bitmeyen telaşların yolculuğunda ama biten giden yiten zaman mevhumunda en yenik tek yenik sensin biliyor musun.
sen,ben ve milyonlarca anne.bekliyoruz.minicikten büyütüp kocaman adamlar olmasını çocuklarımızın.planlıyoruz.şu vakitte okulları,şu vakitte kursları şu vakitte sınavları derken zamanı öldürüyoruz maaile.
hep kafada olan şu;hele bir büyüsünler de...onlar büyümeden ne gidilen tatilden doğru düzgün bir zevk almışlığımız var ne cumartesi-pazardan.yıkanacak çamaşırlar,ütülenecekler,yenecek ve yapılacak yemekler bitmiyor bitemiyor.oysa gitmeniz gereken öyle çok yer var ki.kaçan filmler,şehre yeni gelen tiyatro oyunu,tam da sevdiğiniz sanatçının konseri,üniversite yıllarında hiç kaçırmadan gittiğiniz söyleşiler,paneller...her biri şimdi tek tek kaçıyor işte.aslında sizi siz yapan o değerlerinizdi oysa.kitap okumak sıradandı bir zamanlar.hani boş vakitlerinizde ne yaparsınız sorusuna verilecek yüz bin cevaptan biriydi neredeyse.müzik dinlemek zevkti,olmazsa olmazınızdı.ya şimdi.ufaklık öğle uykusundayken hele bir açıverin en sevdiğiniz şarkının sesini de görün gününüzü.ya usul usul kısığından bir sesle dinleyeceksiniz ya da her şeyi ertelediğiniz gibi bu keyfi de erteleyeceksiniz.zaten büyüyecekler değil mi.
oysa hiçbirimiz bir daha 35li yaşlarımızda olmayacağız.şu an aç olduğumuz;gezmekten,dinlemekten,görmekten ve izlemekten bilumum tat aldığımız onca hayat ürünü 50li yaşlarımızda sırtımızı dönüp gideceğimiz hazlar olacak oysa.öteledikçe,"sonra"ya bıraktıkça hayattan kopuşumuzun simgesi olacaklar birgün besbelli.hayaller kurup gidemediğimiz tatil yerleri,oksijen açlığı çeken beynimizi gün gelip dumura uğratacak eminim.içimizde yanan hevesler kursağımıza takıldıkça psikolojik travmalardan arınamayacağız.hep kedinin kendi kuyruğuna habire basışı gibi dön dolan "iç sıkıntısı" ile yaşayacağız ne acı.
blogcu arkadaşlardan sinem bir yazısında "araba kullanmayı sevmediğimi sanırdım meğer çocuklarla birlikteyken kullanmakmış problem"demiş.ne kadar haklı.tek başına sadece keyif için,keyif alacağın yöne gitmek için,vırvırsız dırdırsız sürülen bir şoförlükten daha güzelini hayal edemiyorum.en çok da bu yüzden kendi hayatımda yaşadığım milyon tane olumsuz yolculuk hikayesi anlatabilirim işte.ve yine bu anıların verdiği sinir birikimleridir beni gitmelerden gelmelerden,3 güncük dahi olsa şehir dışı kaçışlardan soğutan.sonuç hep vazgeçişe dayandıkça kendine dönüyorsun ister istemez.kendin,evin,evin duvarları,mutfak fayansları,tatlı krizleri,sıcak buhranları...
"bekarlık sultanlıktır" tezine karşı olsam da bu tezin farklı versiyonu hep dimağımda kaldı kalacak benim."çocuksuz evlilik saltanatlıktır":)Allaha sonsuz şükürler olsun elbette sahip olduğum çocukların bu vakitten sonra yokluğunu istiyor değilim.çocuksuz geçen evli yıllarımın kıymeti ne çokmuş odur söylemek istediğim.
sen,ben ve milyonlarca anne.bekliyoruz.minicikten büyütüp kocaman adamlar olmasını çocuklarımızın.planlıyoruz.şu vakitte okulları,şu vakitte kursları şu vakitte sınavları derken zamanı öldürüyoruz maaile.
hep kafada olan şu;hele bir büyüsünler de...onlar büyümeden ne gidilen tatilden doğru düzgün bir zevk almışlığımız var ne cumartesi-pazardan.yıkanacak çamaşırlar,ütülenecekler,yenecek ve yapılacak yemekler bitmiyor bitemiyor.oysa gitmeniz gereken öyle çok yer var ki.kaçan filmler,şehre yeni gelen tiyatro oyunu,tam da sevdiğiniz sanatçının konseri,üniversite yıllarında hiç kaçırmadan gittiğiniz söyleşiler,paneller...her biri şimdi tek tek kaçıyor işte.aslında sizi siz yapan o değerlerinizdi oysa.kitap okumak sıradandı bir zamanlar.hani boş vakitlerinizde ne yaparsınız sorusuna verilecek yüz bin cevaptan biriydi neredeyse.müzik dinlemek zevkti,olmazsa olmazınızdı.ya şimdi.ufaklık öğle uykusundayken hele bir açıverin en sevdiğiniz şarkının sesini de görün gününüzü.ya usul usul kısığından bir sesle dinleyeceksiniz ya da her şeyi ertelediğiniz gibi bu keyfi de erteleyeceksiniz.zaten büyüyecekler değil mi.
oysa hiçbirimiz bir daha 35li yaşlarımızda olmayacağız.şu an aç olduğumuz;gezmekten,dinlemekten,görmekten ve izlemekten bilumum tat aldığımız onca hayat ürünü 50li yaşlarımızda sırtımızı dönüp gideceğimiz hazlar olacak oysa.öteledikçe,"sonra"ya bıraktıkça hayattan kopuşumuzun simgesi olacaklar birgün besbelli.hayaller kurup gidemediğimiz tatil yerleri,oksijen açlığı çeken beynimizi gün gelip dumura uğratacak eminim.içimizde yanan hevesler kursağımıza takıldıkça psikolojik travmalardan arınamayacağız.hep kedinin kendi kuyruğuna habire basışı gibi dön dolan "iç sıkıntısı" ile yaşayacağız ne acı.
blogcu arkadaşlardan sinem bir yazısında "araba kullanmayı sevmediğimi sanırdım meğer çocuklarla birlikteyken kullanmakmış problem"demiş.ne kadar haklı.tek başına sadece keyif için,keyif alacağın yöne gitmek için,vırvırsız dırdırsız sürülen bir şoförlükten daha güzelini hayal edemiyorum.en çok da bu yüzden kendi hayatımda yaşadığım milyon tane olumsuz yolculuk hikayesi anlatabilirim işte.ve yine bu anıların verdiği sinir birikimleridir beni gitmelerden gelmelerden,3 güncük dahi olsa şehir dışı kaçışlardan soğutan.sonuç hep vazgeçişe dayandıkça kendine dönüyorsun ister istemez.kendin,evin,evin duvarları,mutfak fayansları,tatlı krizleri,sıcak buhranları...
"bekarlık sultanlıktır" tezine karşı olsam da bu tezin farklı versiyonu hep dimağımda kaldı kalacak benim."çocuksuz evlilik saltanatlıktır":)Allaha sonsuz şükürler olsun elbette sahip olduğum çocukların bu vakitten sonra yokluğunu istiyor değilim.çocuksuz geçen evli yıllarımın kıymeti ne çokmuş odur söylemek istediğim.
bir gün büyüyecekler.bir gün istesek de olmayacaklar.onlarla daha huzurlu bir hayat yaşamanın ,hep birlikte hayatı kaçırmadan yaşamanın yolunu çözen var mı gerçekten meraklardayım.ve varsa bile büyüklerin ,eş-dost-akraba bileşimiyle bu güce kavuştukları zannındayım.
bilmem yanılmakta mıyım?hımmmm???
yanlız basına büyütünce çocukları aileden akrabadan yoksun,duvarlarla,çükolatalarla gidip gelmelerle yaşamaya çalışıyorsun.Evet büyüyecekler,yarı keyifle yarı keyifsizlik halinde büyütmelerle, oysa hayalim bu değildi.Ehh zor zamanlar,hepimiz aynı hallerdeyiz emin ol:(:(
YanıtlaSilgün vurdumduymaz,söyledim tınmaz insanların günü sitarem.öyle olacaksın ki ,çocuklarla her şeyi yapabilesin
YanıtlaSilevet herşeyi yapabilenler var aslında; eğer çocuğun uyku saatini yemek saatini takmazsan, sigaralı ortam, gürültülü ortam diye kasmazsan, terler-üşür-hasta olur diye düşünmezsen, yediğinin kalitesini tartmazsan veya çikolata cipsle beslenmesi seni rahatsız etmezse, 2 ay ananesinde babannesinde kalmış ama orada çok mutlu diye düşünürsen, yorulunca uyur, acıkınca yer sözünü klavuz tutarsan neden olmasın be yaa :)))))
YanıtlaSilah ahh tercüman olmuşsun hepimize valla :)
yok yaaaaa.......biz çocuksuz ne yapıyomuşuz eskiden acaba? diyenlerdeniz...ha çocuğu "saldım çayıra mevlam kayıra" düsturuylamı yetiştiriyoruz? hayır, yediğinden, uyuduğundan, sırtının bezinden , hava durumundan, ortamın sigaralı, gürültülü oluşundan ...herşeyi düşünerek hareket ediyoruz...iyiki varlar....Allah eksikligini göstermesin...:)
YanıtlaSilÇoğu konuda haklısın Sevgiciğim, bir daha asla 32-33-34-35 -36 olmayacağız.Hatta yıllar ilerledikçe asla bugünkü gibi enerjik ve sağlıklı da olamayacağız..Herşey zamanında güzel...
YanıtlaSilNe yapmalı acep , arada tası tarağı toplayıp kırklara mı karışsak..Doyunca döneriz :))
( içeri alan olursa gireriz )
Sanirim Almanlar sirf bu yüzden cocuk yapmiyorlar(istisnalari haric,onlarda benim gibi üclüler hep!)
YanıtlaSilTüm yadiklarini ben cok özlemiyorum ama bazi yakinmalarim yok degil tabiki,kimsesizlik gibi... sevgiler sana Sevgi...
tamda düşündüklerimi düşünmüşsün.
YanıtlaSilara ara bende kendimi bu konuda sorgularım eskiden özgürkızdım
ama şimdi özgür annemiyim diye
sonra hep cevap aynı olur
ne özgür kız nede özgür anneyim (tabi özgür annelik nasıl bir şeydir oda tartışılırya.)ama emin olduğum birşey varki olmak istediğim yerdeyim yani oğlumun yanında gerisi boş....
Sevgi az biraz rahat olmak galiba çözüm,aman yemeği kaçtı,uyku saati nolcak diye düşünmeden atmak kendi 2 çocukla sokaklara...Mutlu anne ,mutlu çocuklar mutlu bireyler demek çünkü.Bir uykusunu bebek arabasında uyumuş yada kavanoz maması yemiş ne olcak.Çocuk mızmızlanmaları da en güzel şey,öyle şey geliyor ki insanın başına ,bayılıyor mızmızlanmalara...Biz bazen spontan pazar gezmelerimiz de eşimle çocuklardan iki çift laf edemiyoruz,ağlamalar, yok onu istemem bunu isterim,yok onu yemem bunu al,şunu almalar.Tam birimiz kızıcak geçirdiğimiz zor günler aklmıza geliyor,diyoruz ki bu mızmızlanmalara şükürler olsun,ya ağlayamasalar ya yanımızda olmasalar...
YanıtlaSilAma herşeye rağmen mutlu olmak,yapacağını onlarla yapmak lazım.Olduğu kadar,bırak komşuna bebeğini,git sinemaya...Bırak bana hatta ben bakarım :)
notlari aliyorum. demek ki daha baya farkindalik arttirilip gecirilen gunlerin tadina varilacak :)
YanıtlaSilannemin deyimiyle bazen onlarla da olmuyor onlarsiz da ama onlarsiz hic olmuyor sanirim :)
sevgiler
ayşen;hayalimiz evli-mutlu-çocukluydu herkes gibi.meğer ne zormuş.daha doğrusu bir başına çocuk büyütülmüyormuş.geç anladım:(
YanıtlaSilanne kalemi;var öyle tipler.gerçi ben de rahat annelerdenim ama bir şeyi kasmasam başka şeyi kasıyorum içine ediyorum günün.dur-kalk-yapma-etme -hadi demekten bıktım yaaa.bazıları ne şanslı:(
dilek;kızım seni uzaylı anne ilan ediyorum ve kutsuyorum hatta bi de üstüne uzat alnını öpüyorum:))senin soyundan anne manne kalmadı .varsa da uzak iklimlerin yabanıl çöllerindedir:))))
ilknur;o dediğini nasıl yapıcaz.özel bir kapı var mı.git-gel indi-bindi şeklinde mi işliyor.zeki müren de bizi görecek mi:))))bu arada izmirde bayılmadın mı daha:))
neval;olmak isteyip olamadığım bir yapı o.bir de söyledim susmuyorsa,bağırdım duymuyorsa çocuklar çığlık çığlığa kalıyorum ki evlerden ırak:((
YanıtlaSilterazi kızı;sen almanya diyor gurbete atıyorsundur suçu .gel gör ki kendi vatanımızda gurbetlik halindeyiz.yalnız ve biçareyiz .en acısı bu.alman helga akıllı tabe.bir sen- bir ben -bir de köpek diyor.işi götürüyor:)
YanıtlaSilkarışık pizza;çocuklar doğunca özgürlük filan hikaye oluyor.asıl bu benim zihnimi bulandıran.hani diyor insan 2 saatçik sadece şahsıma münhasır zamanım olsa.en azından hayatımı kendim için yaşadığım 2 saatim var ya der sineye çekerim geri kalan zamanlarımı.
esin;ben aslında tam da yazdığın gibi bir anneyim.rahatım gergirn,pinpirikli değilim.ama aynen anlattığın gibi bir mızmızlık bir ağlama tüm tadımızı yerle yeksan ediyor.o noktada sanırım sabrımız eşimle aynı oranda tükendiği için ikimiz de kızgın insanlar haline dönüyoruz.daraldığımızda nefes alacağımız bir yakınımız yok hiç.ailelerimiz çook uzak benim ailemse vurdumduymaz.birimiz hastalansa bir gece yarısı 4 kişi yatağımızdan kalkıp hastane yolu tutuyoruz.düşün yani:(komşu demişsin ya güldüm acı acı.bir komşum var sadece o da 1,5 aydır kapımı çalmıyor ama oğlu her gün evimde oğlumla oynuyor.bir gün bile bana bırak şöyle bir dolaş demiş değil ne tuhaf değil mi.oysa onun için öyle fedakarlıklar yapmıştık ki eşimle.boşanmaların mahkemelerin içinden çektik ikisini de ikna ede ede:((
gülçin;al notlarını sıkı sıkıya tabi ol.elin ayağın olacak büyüklerden uzak kalma en önemlisi.aynı şehirde yaşadığın sırtını zor zamanda dayayabileceğin insanların olsun.
işte ben tamda bu konuda bayanlara çok kızıyorum. Feda sonunda kar getirecekse yapılmalı..çocuklar büyürken hep kendini arka plana atan annelerin bir hayatı bir arzusu kişisel hevesleri olamazmı ya da bunlar gerçekleştirilmemeli mi... İyide dediğin gibi bi daha 35 i görecek misin? Fedakarlık yaptığın o çocuklar sana Allah razı olsun diyecekler mi herkes kendi hayatını geliştiriyor büyütüyor ve bir şekli aldıktan sonra uçup gidiyor acaba o zaman sen kaçıncı sırada olacaksın? Tamam bişeylerden vazgeçmedende anne olunmuyor ama bu günün size şahsınıza katacağı birşeyler olayınca kendinizi iyi hissedebiliyor musunuz?
YanıtlaSilÇok güzel bir konuya değinmişsin sevgiler...
Komşun aslında beni şaşırtmadı annem hep derki,insanlar iyi olur kendilerinden bilir kötü olur senden bilir :)
YanıtlaSilİnsan var insancık var işte hayat böyle...
Keşke yakın olsaydık ben bakardım bir kaç saat,eşlerin başbaşa olması gerekli.
Bir arkadaşım iki oğlunu annesinin ben bakamamlarına rağmen ,bırakıp parise gitti :)Demiş ki ya bakıcaksınız bunlara yada biz bu gidişle boşanıcaz :)Aslında öyle bir şey yok ama taktik iyi :)
özlem;sana aynen katılıyorum.yıllar sonra sizin için saçımı süpürge ettim ya siz demek istemiyorum.ya ben.ya benim hayatım diyorum lakin elim ayağım birbirne dolanık pek yalnız pek çaresizim güzelim:(
YanıtlaSilesin;zahmet edip geri dönmüşsün yorumuma.o arkadaşın harika bir taktik yapmış.ben gerçeğini yaşamanın ucundan döndüm.bin defa ima etsem de ailem anlamzdan geldi.belki şu yazıma http://sitare-sevgidensevgilerle.blogspot.com/2011/02/bosanmann-esiginden-donen-ask.html
göz atarsan ne demek istediğimi anlarsın:(
keşke karşıma kendim gibi insanlar çıkabilseydi ve keşke sizler bizler komşu olabilseydik.kader ne diyeyim.